Sabah bu kez daha serin bir gün bizi bekliyordu. Bir önceki gün ile aynı menüyü taşıyan ama lezzetinden bir şey kaybetmeyen kahvaltımızı mideye indirdik. Erol ve Serap kardeşe hızlı bir ada turu yaptırıp 12:00 feribotu ile kendimizi Geyikli’ye attık.
Erol önde biz arkada gördüğümüz ilk Assos yoluna sapınca kendimizi eski dağ yolunda bulduk. Erol’un dönelim uyarılarına rağmen biz acemi şoförler yola devam ettik ve yağmur altında, bizim seviyemize göre tehlikeli ama bir o kadar da güzel köyler arasından 65 km’lik Assos sahil yoluna koyulduk. Sadece iki arabanın sığdığı, bazı yerlerde tek şeride düşen yolu başarıyla atlatarak Behramkale’deki otelimiz Joy Inn’e kendimizi adeta attık. İçeri girer girmez geniş bir sehpa, etrafında rahat koltuklar, bir televizyon, bir şömine ve şişman bir usta bizi karşıladı içtenlikle. Odalara çıkıp baktığımızda buranın gerçekten eve benzediği konusunda hepimiz hemfikirdik.
Eşyaları odalara bırakıp artık bağırarak guruldayan karınlarımızı doyurmak için iki sokak ötedeki mantıcıya koştuk. Masayı gereğinden fazla donatıp, sonradan o kadar da güzel olmadığını düşündüğümüz ancak yerken nefes almadığımız zeytinyağlı sarmaları, kabakçiçeği dolmaları, patlıcan yahnisini, mantı ve sacda tavukları mideye indirdik. Karnımda başlayan ani sancıyla birlikte Mehmetle yaklaşık “1” dk süren geri dönüş yolculuğu sonunda kendimizi otel odamıza attık. Sonradan Serap başkanlığındaki ekibin geri kalanının aynı yolu yarım saatte aldığını öğrendik.
Akşamüstü Bozcaada ve yol yorgunluğunu atmakla geçti. Akşam buluşup Dedeman’ın eski aşçısı olduğunu öğrendiğimiz şişman ustanın bizim için hazırladığı mükemmel yemeğe geçtik. Nefis bir kıymalı tarhana çorbası, ustanın kendi elleriyle süzdüğü süzme yoğurtla semiz otu salatası en fazla alkış alan yemeklerdi. Bunları barbunya, zeytinyağlı börülce ve cevizli patlıcandan oluşan mezeler, nefis et sote ve pilav izledi. Bir gün önce alkol duvarını aşan beyler geceyi iki duble rakıyla tamamladılar. Gece şömine yanında, televizyon karşısında polarlara sarınarak, çaylarımızı yudumlayarak ve “Var Mısın Yok Musun” izleyerek geçti.
Friday, October 3, 2008
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
No comments:
Post a Comment